Alpler

Alpler

Bozkır kültürünün egemen olduğu bölgelerde yaşayan Türklerin etrafı düşman ve sert iklim şartları ile tabii ve coğrafi açıdan elverişsiz diğer birtakım güçlüklerle çevrelenmişti. Türkler bir taraftan tarihin seyri içerisindeki varlıklarını devam ettirebilmek için bu güçlükler ve zorlu koşullar ile mücadele ediyor diğer taraftan onları dinamikleştiren bu mücadele esnasında milli birliklerini korumak için geleneklerine sıkı sıkıya bağlı kalmaları gerektiğini öğreniyorlardı. Öyle ki Türklerin bu mücadele sürecinde geleneklere bağlı kalmaktaki neredeyse tavizsiz tutumları beşeri, içtimai ve coğrafi açıdan her türlü zorluğa rağmen onları ayakta tutan milli, toplumsal ve kültürel bir refleks haline gelmişti. Savunma mekanizması olarak da addedilebilecek bu refleksi davranışın özünü teşkil eden Türk gelenekleri ise daima cesareti, kahramanlığı ve yiğitliği övmekte ve teşvik etmekteydi. Bütün bu milli ve kültürel değerler “Alp” kavramının ortaya çıkmasına, ilerleyen süreçte Alplik karakterinin bir kültürel müessese haline dönüşerek yayılmasına öncülük etmiştir. Yiğitliğin, cesaretin ve kahramanlığın karşılığı olan “Alp” terimini unvan olarak hükümdar ve milletin içinden gelen yiğit savaşçılar alıp kullanmaktaydılar. Alplik Türk devletlerinin kuruluşunda ve yükselişinde muazzam bir güç olarak ortaya çıkmıştır.

Açıklama

Alp olmanın kesin kuralları ve ayrıcalıkları yoktu. Alpler karşılıklı münasiplerini, örfî hukuk kaidelerine göre, tanzim ve tayin etmişlerdir. Ancak kahramanlık yapanlar, saygın ve itibarlı “Alp” unvana kavuşuyordu. Alplerin başarılı olmaları veya olmamaları ise kendilerinden çok milletin geleceğini belirliyordu. Hatta devleti olmayan milleti devlet sahibi yapıyordu. Neden kahramanlık yani “Alp olmak” Türkler için gerekli bir davranıştır? Türklerin geniş Asya bozkırlarında çok eski zamanlardan beri geçirdikleri çetin ve mücadeleci hayat şartları, kahramanlık ve cengâverlik geleneklerinin yerleşmesinde büyük etken olmuştur. Uzun asırlar esnasında çok geniş coğrafî sahalarda birbiri ardınca batıp çıkan büyük imparatorluklar kuran ve çiftçi, şehirli halk ile meskûn büyük memleketleri hâkimiyetleri altına alan bu atlı konargöçerler, her şeyden çok askerî teşkilâta ve kahramanlık seciyelerine kıymet verirlerdi.

 

Türk devletlerinin kuruluşunda etkili olan Alp savaşçılar İslamî devir Türk devletlerinde Alp Gaziler olmuşlardır. Selçuklular Malazgirt savaşını kazandıktan sonra Alp Arslan’ın yönlendirmesi ile Oğuz boylarını ve bu boylara mensup Alp savaşçıları Anadolu’nun fethinde görevlendirmiştir. Bu fetih hareketlerinin sonucunda Anadolu boydan boya Türk ülkesi olmuştur. Siyasi olarak Alp teşkilatı Osmanlı imparatorluğunun kuruluşunda da etkili bir şekilde görev almışlardır. Alpler çok iyi ata binip silah kullanabilen insanlardı. Türk Alpleri küçük yaştan itibaren eğitilirlerdi.

 

Alpler Türk milletinin içinden çıkmış yiğitlik ve cesaretleri ile tanınmış gönüllü askerlerdir. Alp savaşçılar, milletine gönülden bağlanmış ve canlarını feda etmekten çekinmemiş insanlardır. Alp savaşçılar, son derece mütevazı ve fedakâr insanlardır. Türkgeleneklerinde görülen yiğitlik ve kahramanlığı teşvik, Alplerin çıkış kaynağı olmuştur. Türk geleneklerini yerine getiren her Türk genci buna gelecekte tahta çıkacak veliahda dâhil “Alp” olarak milletine hizmet vermekteydi. Türklerde gençler geleneklerine göre çocukluklarından itibaren ciddi olarak eğitilmekteydiler. Verilen bu eğitim aynı zaman savaşçı olan Alplerin rakiplerine karşı üstün olmalarını sağlıyordu. Alpler yeni vatan topraklarının fethinde önemli görevler alıyorlardı.