Fatih Sultan Mehmet

Fatih Sultan Mehmet

Fatih Sultan Mehmet, Hz. Muhammed’in “Konstantiniyye elbet fetholunacaktır. Onu fethedecek komutan ne güzel komutan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur.” hadisine nâil olduğu için günümüzde Türkiye ve İslam dünyasının geniş bir kesiminde “Kahraman” olarak kabul edilmektedir. Fatih Sultan Mehmet, ‘’Sultanü’l-Berreyn ve Hakanü’lBahreyn’’ (İki Karanın ve İki Denizin Hükümdarı) olarak da tanınırdı. O dönemde Osmanlı Devleti’nin başkenti olan Edirne’de, II. Murad’ın Hüma Hatun’dan olan oğlu olarak 1432’de dünyaya geldi.

Biyografi

Hükümdarlığı 1451-1481

Sultan II. Murad’ın ölümünün ardından, 1451 yılında ikinci kez tahta çıkan II. Mehmet 1481 yılına kadar hüküm sürdü.

Eğitimi ve Kişiliği

Asi davranışlarından dolayı eğitimini, babası Sultan II. Murad tarafından görevlendirilmiş disiplinli ve otoriter alim olan Molla Gürani’den aldı. II. Mehmed, ünlü Alim Akşemsettin’den din ve fen eğitimi almış olup; uzun süre de Akşemsettin’i baş danışmanı olarak yanında tuttu. Gerek din bilimlerinde, sosyal bilimlerde, gerekse pozitif bilimlerde oldukça iyi eğitim aldı. Edebiyata, din felsefesine, coğrafya, tarih ve askeri konulara büyük ilgi gösterdi. Matematik ile çok yakından ilgilendi. Özellikle de edebiyat onun en sevdiği alan olarak bilinmekle birlikte bıraktığı kitaplarının üçte birinin tarih ve coğrafyaya ait olması oldukça ilginçtir. Babası II. Murat, Fatih’in en iyi hocalardan ders almasını sağlamıştır. Molla Gürani, Fatih’in yetişmesinde en büyük paya sahibi olmakla birlikte, Hocazade Muslihuddin, Molla İlyas, Siraceddin Halebi, Molla Abdülkadir, Hasan Samsuni, Molla Hayreddin de çocukluk dönemi hocaları arasında sayılırlar. 1299’dan bu yana yapılan tüm kanunları “Kanunname-i Âli Osman”’da birleştirdi ve bu kanunlara ilave olarak “Devleti Âliyye’nin bekası içün kardeş katlü caizdir” maddesini ekledi. O dönemin Avrupa’sında “Grand Turco” (Büyük Türk) olarak anıldı ve çağ açıp kapatan hükümdar olarak tanındı. Osmanlı Devleti’nin denizcilik alanında prestij kazandığı dönem Fatih Dönemi’dir. Bu dönemde Venedikliler ve Cenevizliler defalarca mağlup edildi, Ege ve Karadeniz üstünlüğü Osmanlı Devleti’ne geçti.

II.Mehmet Döneminin Bazı Önemli Gelişmeleri

Devlet memuru ihtiyacını karşılamak amacıyla sarayda Enderun Mektebi açıldı.
Dönemin en büyük medresesi olarak bilinen “Sahn-ı Seman Medresesi” açıldı.
Divan üyelerinin fikirlerini söyleyebilmeleri için Divan başkanlığını sadrazama bırakan Fatih, kafes usulünü başlattı.

Vefatı 1481

Fatih 1481’de, Anadolu’ya doğru yeni bir sefere çıktı. Ama daha yolun başında hastalandı ve 3 Mayıs 1481’de Gebze yakınlarındaki Hünkar Çayırı’ndaki ordugâhında henüz 49 yaşındayken öldü.

Savaş ve Başarıları

İstanbul'un Fethi 1453

6 Nisan 1453’te Osmanlı Kara Ordusu, Haliç’ten Marmara’ya uzanacak şekilde surların önüne mevzilendi. Topların konuşlanacağı yerleri seçmek için surların en zayıf noktaları tespit edildi. Topların konuşlanmasından iki gün sonra Baltaoğlu Süleyman Paşa komutasındaki Osmanlı Donanması, Prinkipos’u (Büyükada) ve Antigoni’yi (Burgaz Adası), Tarabya’daki bir Bizans Kalesi’ni de ele geçirdi. 12 Nisan 1453’te Osmanlı topçu ateşi başladı ve 18 Nisan’a kadar devam etti. Osmanlı Merkez Ordusu’nun bulunduğu noktada, Bayrampaşa Deresi taraflarında birinci ve ikinci surlarda gedik açıldı. Osmanlı Ordusu, gece taarruzu başlattı. Taarruzu desteklemek için II. Mehmet’in emriyle savaş kuleleri inşa edildi. Ancak Osmanlılar gece taarruzundan bir sonuç alamadı.15 Nisan 1453 tarihinde Haliç önlerine yığılan Osmanlı Donanması, Bizans ve müttefik donanmalarının savunması sebebiyle zinciri kıramayarak geri çekilmek zorunda kaldı.

Avrupa Devletleri’nin yardıma geleceğini tekrarlayan Çandarlı Halil Paşa, kuşatmanın kaldırılmasını ve Bizans’ın 70.000 duka altın vergiye bağlanmasını önerdi. Ancak aralarında II. Mehmet’in eniştesi Zağanos Paşa ile hocası Molla Gürani’nin de bulunduğu diğer kişiler bu  öneriye itiraz etti. II. Mehmet, Diplonsion (Günümüz adı Beşiktaş) önlerindeki Osmanlı Donanması’nın Galata surları önünden kaydırılarak Haliç’e indirilmesini emretti. Ek olarak, Haliç surlarını ve Haliç’teki donanmayı vurmak için Galata civarında hakim tepelere toplar yerleştirildi. Gemiler yürütülmeden önce, Galata taraflarına mevzilenen Osmanlı topçuları Haliç’teki gemileri topa tuttu. Bizanslıların fark etmemesi için gemiler21-22 Nisan gecesi yürütüldü.

II. Mehmet, 6 Mayıs akşamı taarruz başlattı. Fakat sonuç alınamadı ve ağır kayıp veren ordu geri çekildi. 12 Mayıs günü açılan gediklere giren Osmanlı Ordusu, başlarda üstün geldiyse de Bizans İhtiyat Güçleri’nin yetişmesi sonucu püskürtüldü. O esnada ‘’Büyük Osmanlı Topu’’ ateşlendi ve yeniçerilere bir geçit açıldı, toz bulutunun içerisinde yeniçerilerle Bizans askerlerinin çarpışması başladı. Direnci kalmayan ilk sur Osmanlılar’ın eline geçti, azapların da desteğiyle burayı sağlama alan yeniçeriler var güçleriyle ikinci sura yönelik saldırıyı başlattı.

Sultan Mehmet, ordusunu üç gruba ayırdı. İlk grup yaşlılardan ve Hristiyanlardan, ikinci grup orduya katılmış Müslüman köylülerden ve azaplardan, üçüncü grup ise yeniçerilerden oluşmaktaydı. Her grubun yaklaşık 50 bin askerden oluştuğu kaydedilmiştir. Yaşlılardan ve Hristiyanlardan oluşan ilk grubun öncelikli görevi merdivenleri surlara taşımaktı. Güneş doğmadan muharebe başladı; fakat surlara dikilen merdivenler derhal Bizans askerleri tarafından devrildi. Surlara yaklaşan askerler de fırlatılan taşlarla, oklarla öldürüldü. Sıra ana muharip askerlerden oluşan ikinci gruptaydı. Bu grubun da hücumu başladı. Saldırı giderek St. Romanos civarında yoğunlaştı; fakat ikinci grubun askerleri bir türlü surlara çıkamadı, merdivenleri dikemedi. Bizans askerleri kızgın yağ, grejuva, ok ve taş kullanarak bütün saldırıları püskürtttü. II. Mehmet elinde kalan son grup olan yeniçerileriyle birlikte surlara yaklaştı. Bizans birlikleri artık yorgun düşmüştü, dinç ve tecrübeli yeniçeriler saflarını bozmaksızın surlara ulaştı; bir gece önce karşı taarruz için Konstantin’in emriyle açılan Kerkoporta Kapısı, elli kadar Osmanlı askerinin içeri girmesine olanak sağlayınca Bizans askerlerinin morali bozuldu. Nihayet 6 Nisan 1453 tarihinde başlayan kuşatma 53 gün sonra 29 Mayıs 1453’te II. Mehmet’in vezirleri ve komutanlarıyla birlikte St. Romanos Kapısı’ndan (Topkapı) şehre girmesiyle sonlandı.

1459-1463

Sırbistan, Mora, Eflak, Bosna-Hersek ve Arnavutluk, Osmanlı İmparatorluğu’na bağlandı.

1460-1473

Amasra, Sinop, Trabzon, Konya ve Karaman fethedildi. 1473 Otlukbeli Savaşı’nda Osmanlı tarihinde ilk defa havan topunun kullanılması ile Akkoyunlular yıkılma sürecine girdi.

1462-1480

II. Mehmet’in İmroz, Taşoz, Eğriboz, Bozcaada, Gökçeada, Midilli ve Semadirek adalarını fethetmesiyle Ege Denizi’ndeki hakimiyet Osmanlı Devleti’ne geçti. Karadeniz hakimiyeti için önemli olan Kırım, Gedik Ahmet Paşa tarafından Cenevizliler’den alınarak Karadeniz bir Türk Gölü haline gelirken, İpek Yolu’nun da denetimi tamamen Osmanlı’ya geçti. Fatih’in en iddialı seferi Güney İtalya seferidir. Katolik Avrupa’yı parçalamak amacı ile İtalya’ya yürüdü. Bu amaçla Napoli Krallığı’na ait Otranto zaptedildi.

İstanbul Anlaşması 1463-1479

16 yıl süren savaşlar Osmanlı Devleti’nin Mora Yarımadası’nı alması ile başladı. Olası bir Haçlı İttifakı’nı önlemek için ilk kez Hristiyan bir devlete imtiyaz tanındı.

Fatih Sultan Mehmet

Edebi Kişiliği

Fatih Sultan Mehmet, şiirlerinde Avnî mahlasını kullanmıştır. Saray eğitiminin yanı sıra müspet ilimlere gösterdiği ilgi ile anılan Fatih özellikle Arapça ve Farsçaya olan hakimiyetini yazmış olduğu şiirlerinde hissettirmektedir.

 

Aşk ile viran iden gönlini ma’mûr istemez
Hâtırın mahzûn iden bir lahza mesrur istemez

Hâk-sâr olup hevâ ile gubâr olan gönül
Hâk-i râh-ı yârdan bir dem özin dûr istemez

Hoş gören âkil fena tavrını şöhret gözlemez
Künc-i uzlet isteyen kendüyi meşhur istemez

La’l-i nâba meyl kılmaz bağrını pür-hûn iden
Dâmenin pür-eşk iden lü’lü-yi menşur istemez

Aşk nakdi bir hazînedür ana yokdur zeval
Mâlik olan ‘Avniyâ bir gence gencûr istemez

Avni (Fatih Sultan Mehmed